Mahir silecek yaşları gül demetiyle
Yüzlerde iz kalmayacak mateme dair
Baykuşları besler gibi ankanın etiyle
Fanilere kurban edecek ruhunu kafir
Yalnız bu düşünceyle gezen sokaklarda
Yıllarca bu duyguyla aşan dağları kimdi
Rüzgar bana ben rüzgara hakimdim o çağda
Ben bir elçiydim ve tüm yetkiler benimdi
Bir çağdaki sonsuzluğu ölçerdim adımla
Hissim dereler fikrim ufuklar gibi hürdü
Daldıkça geniş göklere kartal kanadımla
Her saniye altımdaki dünya küçülürdü
Hergün uçuş meşkedip en yırtıcı kuştan
Bilmezdim ayak basmayı günlerce cihana
Yer gök bana hayratte sanırdım uçuştan
Koştukça yoruldum heyecandan heycana
Kaç manzara geçmişse çocukken gözümüzden
Son çağda da onlar kalsın tabi kalırsa
Üstün buluyor benliğim alemde bu yüzden
Sahildeki durgunluğu engindeki hırsa
Ben şimdi bu varlık denilen cennetimde
Vahşi bir otum zor ayrıldım aralarından
Ruhum açık bir penceredir sanki alemde
Seyrediyorum buradan fıtratını en baştan
İşleyen tek fabrika varsa budur cihanda
Doldurulur kervanlar parlatılır çelikler
İşçiler bağrına taş basarken her tarafta
Boş cepleri doldurur az da olsa gündelikler
Gözümü diktiğim onca güzel diyarların
Bugün üstü bile mezardır altından beter
Bir karış toprak için saçtığımız milyarların
Yarısından yepyeni bir cihan kursak yeter