Ayýn altýnda kaðnýlar gidiyordu.
Kaðnýlar gidiyordu Akþehir üstünden Afyon'a doðru.
Toprak öyle bitip tükenmez.
Daðlar öyle uzakta,
Sanki gidenler hiçbir zaman
Hiçbir menzile eriþmeyecekti.
Kaðnýlar yürüyordu yekpare meþeden tekerlekleriyle.
Ve onlar
Ayýn altýnda dönen ilk tekerlekti.
Ayýn altýnda öküzler
Baþka ve çok küçük bir dünyadan gelmiþler gibi
Ufacýk, kýsacýktýlar
Ve pýrýltýlar vardý hasta, kýrýk boynuzlarýnda
Ve ayaklarý altýnda akan
Toprak
Toprak
Ve
Topraktý
Gece aydýnlýk ve sýcak
Ve kaðnýlarda tahta yataklarýnda
Koyu mavi humbaralar çýrýlçýplaktý.
Ve kadýnlar
Birbirlerinden gizleyerek
Bakýyorlardý ayýn altýnda
Geçmiþ kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine.
Ve kadýnlar
Bizim kadýnlarýmýz:
Korkunç ve mübarek elleri,
Ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
Anamýz, avradýmýz, yarimiz
Ve sanki hiç yaþamamýþ gibi ölen
Ve soframýzdaki yeri öküzümüzden sonra gelen
Ve daðlara kaçýrýp uðrunda hapis yattýðýmýz
Ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
Ve karasabana koþulan
Ve aðýllarda
Ýþýltýsýnda yere saplý býçaklarýn
Oynak, aðýr kalçalarý ve zilleriyle bizim olan
Kadýnlar
Bizim kadýnlarýmýz
Þimdi ayýn altýnda
Kaðnýlarýn ve hartuçlarýn peþinde
Harman yerine kehribar baþaklý sap çeker gibi
Ayný yürek ferahlýðý,
Ayný yorgun alýþkanlýk içindeydiler.
Ve on beþlik þarapnelin çeliðinde
Ince boyunlu çocuklar oynuyordu.
Ve ayýn altýnda kaðnýlar
Yürüyordu Akþehir üstünden Afyon'a doðru
Nazým Hikmet