Rüzgar eserken yapraklar dökülür O berrak yüzünden bir damla süzülür Bu ayrılık, bu ayrılık Kalbindeki en büyük yaradır artık Ve güneş batarken, çocuklar uyurken Baş uçumda bekleyen yorgun bir melektir Ve her gece sabret diye Saçlarımda dolaşan Tanrı'nın elleridir Ne büyük, ne derin, ne siyah, ne keskin Ayrılık gibi o kırılgan gözlerin Unutma, unutma, dikecek yırtılan geceyi sabaha Ne büyük, ne beyaz, ne eşsiz, ne duru Hep sarılıp sarıyor üşüyen ruhumu Bırakma, bırakma elimi, düşerim karanlığa Bir melek işliyor ismini ince bir dantel gibi kalbime Hissediyorum kaderimin üstünde gezinen yumuşak uçlu parmaklarını Küçük bir kum parçası karışıyor denize uzakta bir yerde Ve gözyaşların değiyor avuçlarıma Ağlama... Ne büyük, ne derin, ne siyah, ne keskin
Ayrılık gibi o kırılgan gözlerin Unutma, unutma, dikecek yırtılan geceyi sabaha Ne büyük, ne beyaz, ne eşsiz, ne duru Hep sarılıp sarıyor üşüyen ruhumu Bırakma, bırakma elimi, düşerim karanlığa Rüzgar eserken yapraklar dökülür O berrak yüzünden bir damla süzülür Bu ayrılık, bu ayrılık Kalbindeki en büyük yaradır artık Ve güneş batarken, çocuklar uyurken Baş uçumda bekleyen yorgun bir melektir Ve her gece sabret diye Saçlarımda dolaşan Tanrı'nın elleridir (Rüzgar eserken yapraklar dökülür O berrak yüzünden bir damla süzülür Bu ayrılık, bu ayrılık Kalbindeki en büyük yaradır artık Ve güneş batarken, çocuklar uyurken Baş uçumda bekleyen yorgun bir melektir Ve her gece sabret diye Saçlarımda dolaşan Tanrı'nın elleridir, Tanrı'nın elleridir)